Evet, evet, evet; Karagöz oynatalım!
Neden?...
Çünkü öz tiyatromuzun özü Karagöz yaşamaya devam etmelidir ve gelecekteki insanlar ve hele çocuklar da Karagöz'süz kalmamalıdır.
Çünkü, Karagöz'ün yaşaması için yeni ve genç sanatçılar yeteri sayıda yetişmelidir. Çünkü, günümüzde usta sanatçı sayısı çok azalmıştır.
Yeni sanatçılar ise sizin içinizden yetişecektir. Fakat bunun için okul veya okullarda ders olmamıştır ve yoktur. O halde, yeni sanatçılar, Karagöz'ü çok seven ve Karagöz sanatçısı olmak isteyen çocukların ve gençlerin arasından çıkacaktır ve onlar; sabırla, inatla, heyecanla bu çalışmaya dört elle ve gönülle sarılarak kendilerini yetiştireceklerdir. Sanatçı olmaya karar vermeli ve olacaklarına da inanmalıdırlar.
Çünkü, geçmişteki ve günümüzdeki Karagöz sanatçıları da oynatım çalışmalarına çocukken, bir başlarına başlamış ve başarmışlardır.
Ancak, her isteyen de Karagöz sanatçısı olamaz ve çalışmak yetmez! Üstelik bu gerekli değildir ve her zaman, her yerde seyirci de olmalıdır.
Demek ki, Karagöz sanatçısı yetişmek için bir takım şartlar o çocukta, o gençte bulunmalıdır. Karagöz gösterileri ve çalışması bir sanat ve tiyatro konusu olduğu için; o kişi öncelikle gereken yetenek, bilgi ve beceriye sahip olmalıdır.
Karagöz'ü bir kişi oynatır ve tipleri konuşturur. Fakat her oynatıcının muhakkak yardımcıları vardır. Bu sebeple, Karagöz oynatım çalışması için birkaç çocuk bir grup kurmalıdır ve iş bölümü yapmalıdır.
Karagöz oynatacak kişi Türkçe büyüyünce Edebiyat dersine önem vermeli, şarkı söyleyebilmeli, güzel şiir okumalı ve çeşitli ses ve konuşma taklitleri yapabilmelidir. Ayrıca kitap bulamıyorsa, ansiklopedilerden tiyatro, kukla ve Karagöz hakkında bilgiler edinmelidir.
Karagöz oynatıcısı güzel resim yapamıyorsa, gölge kuklalarını (Karagöz tasvirlerini), bu çalışmayı başaracak bir arkadaşına yaptırmalıdır.
Hem unutmayalım ki, Karagöz çalışması yapan çocukların çekingenlikleri azalır, konuşmaları güzelleşir, bilgileri artar, beceri ve yetenekleri gelişir. Neşeli olmaları da sağlıklarına yararlı olur.
Karagöz oynatımına başlamak için şunlar gerekir:
" Yazılı olarak bir Karagöz oyunu (metin),
" Tasvirler (oynatılacak resim kuklalar),
" Sahne (masa üstü için),
" Karanlık bir oda,
" Tabak içinde bir mum,
" Ayna, (karşıya koyup, oynatanın perdeyi görmesi için),
" Tef,
" Nâreke (özel düdük).
Şimdi bunları sıra ile ele alalım:
İster perdede, ister yazılı olsun; Karagöz oyununda şu bölümler bulunur:
" Giriş,
" Muhâvere (söyleşme),
" Fasıl (bir konunun işlendiği asıl oyun),
" Bitiş.
Giriş bölümünde; önce, perdede bekleyen göstermelik nâreke çalınarak elle alınır. Bir şarkı söyleyerek Hacivat gelir. Perde gazelini (özel şiir) okuduktan sora iyi dileklerini açıklar, bilgi verir ve yanına gelmesi için arkadaşı Karagöz'ü "Yâr bana bir eğlence!" şeklinde seslenir. Karagöz, rahatsız edildiği için kızar ve pencereden Hacivat'ın üzerine atlar. Kavga ederler, Karagöz yerde kalıp sızlanır. Kaçan Hacivat ise az sonra döner.
Böylece iki arkadaş arasında karşılıklı olarak uzunca bir konuşma başlar. Ki, buna muhâvere (söyleşme) denir.
Söyleşme sonunda iki arkadaşın perdeden çekilmelerinden sonra, diğer tiplerin de katıldığı ve söyleşmeden çok daha uzun süren asıl oyun başlar.
Gösteri sonunda, folklar dansı yapan bir bayan (ki, çengi adı verilir) oyun havası ile ayrı bir neşe getirir.
İki arkadaş gelerek gösteriyi bitirirler.
Giriş ve bitiş bölümlerinde, kalıplaşmış sözler ve konuşmalar vardır. Kaynaklardan bu kısımları bularak not alınız! Çünkü, Karagöz oynatıcısının bunları ezbere bilmemesi gerekir.
Söyleşme olmadan "fasıl" bölümü oynatılamaz. Fakat fasıl olmadan; giriş, söyleşme ve bitiş bölümleri birleştirilerek güzel bir Karagöz gösterisi büyükler için bile yapılabilir.
Karagöz ile Hacivat'ın seslerini verebilen ve onları konuşturabilen bir çocuk, kısa zamanda diğer tipleri de canlandırabilir.
O halde, Karagöz oynatımına başlamak için Göstermelik, Hacivat, Karagöz ve Çengi tasvirleri yeterlidir.
Göstermelik, gösteri başlamadan kısa süre önce aydınlanan perdede duran bir resimdir. Seyircilerin ve oynatıcıların başlamaya hazır bulunması için yararlı olmaktadır.
Çengi oynarken çalınacak oyun havası için varsa bir "teyp" kullanılabileceği gibi, tef ve nâreke ile de uygun bir müzik parçası seslendirilebilir. Hattâ klavye veya mandolin de çalınabilir.
Bu iki arkadaşın perdede canlandırılmasında unutulmaması gereken iki özellikleri vardır. Karagöz'ün sesi kalın, Hacivat'ın sesi ise incedir. Karagöz okula gitmemiştir ve beceriksizdir. Hacivat ise kibar, bilgili ve iş sahibidir.
Karagöz gösterisinde diğer önemli ve temel özellik de, oynatım ve konuşturmaların "doğaçlama" olarak yapılmasıdır. Yani, Karagöz oynatan sanatçı, önceden bir oyununu yazısını ezberlemez veya oynatırken yanında duran bir yazıya bakmaz! Ama aklında neler yapacağı ve neler konuşturacağı hakkında bilgiler yerleşmiştir. Böylece, şaşırmadan, unuttuklarının yerine eklemeler de yaparak "söyleşme'yi ve konu"yu serbest olarak perdede işler, canlandırır.
--------
Karagöz oynatım çalışmasına başlayan çocuklar da böyle yapmalı ve ezberlemeye alışmamalıdırlar. Karagöz oyunları bol bol okumalı ve aklında kalanları kendi yeteneği ile tamamlamalıdır. Zaman geçtikçe, bunun ne kadar kolay ve güzel olduğu anlaşılacak ve başarılı olunacaktır.
Fakat Hacivat'ın okuyacağı şiir ile söyleyeceği şarkının sözleri yazılı olarak, görünecek bir yerde durabilir.
Özel işlenmiş deriden ustalarca yapılan Karagöz kuklaları (tasvirler) hem pahalıdır hem de kolay kolay bulunmamaktadır. Bu sebeple çocuklar ve hatta gençler çok basit olarak kendi tasvirlerini yapabilir ve büyüyünce deri olanlarını bulabilirler.
Tasvir yapımına başlamadan önce, yapılacak tiplerin birer dosya kâğıdına çizilmiş özel resimleri olmalıdır. Ki, bunlara "kalıp" adı verilir. Kalıplarda resimler, eklem yerlerinden ayrılmış parçalar olarak bulunur. Ayrıca gerekli açıklamalar da vardır. Göstermelikte olduğu gibi bazı tasvirlerde eklem yoktur.
Karagöz tasviri sol elde, Hacivat ve diğer tiplerin sopaları ise sağ elde tutulur. Çengi'nin ve Karagöz'ün iki sopası vardır. Fakat sallanan elinin ucuna bir ip veya misina bağlanıp kol serbest sallanacak şekilde çene altına tutturulursa Karagöz de tek sopa ile oynatabilirsiniz!
Şimdi tasvir yapımına başlayalım:
Meselâ Karagöz'ün kalıbındaki özel çizimleri, araya kopya (karbon) kağıdı koyarak, beyaz bir kartonun bir yüzüne geçirelim. İspirtolu siyah kalemle çizgileri sağlamlaştırıp boyama işlemini de tamamlayalım. Parçaları kesip çıkaralım.
Açık havada (balkon veya bahçede) ve bir tava içinde beyaz mum eritelim. Yağ gibi cızırdarken, karton parçalarını bir maşa ile tavaya sokup-çıkaralım. Saydamlaşacak ve biraz daha sertleşeceklerdir.
Ayrıca, beyaz kâğıda çizip boyadığınız tasvir kalıbını, asetat üzerine, renkli fotokopi ile kopya ettirdikten sonra parçaları kesip çıkarabilirsiniz!
Parçaların eklem yerleri ince tel, iplik veya misina ile, iki yandan düğüm yapılarak birleştirilir.
Sonra, toplu iğne kalınlığında bir telden "U" şeklinde bir parça hazırlanır. Bu telin iki ucu, Karagöz ve Hacivat'ın göğsüne açılacak iki delikten geçirilir. İki karış uzunluğundaki ve uygun kalınlıktaki sopanın ucuna, bu tel uçları, ip veya lastik sarılarak tutturulur.
Karagöz tasviri oynatıma hazırdır.
Bir başka yapım şeklinde ise, beyaz dosya kâğıdına ispirtolu kalemle çizilen kalıp parçaları boyandıktan sonra kesilir. Röntgen filmi veya benzer bir plastik levhaya bu parçalar yapıştırıldıktan sonra tekrar kesilip çıkarılır. Eklemler birleştirilir ve sopaya takılır.
Göstermelik tek parçadır ve sopaya takılmaz, perdeden iki parmakla üstünden tutularak alınır.
Sahne için tahta veya mukavva bir kutu yeterlidir. İki yanı açıktır ve bir yüzüne perde için beyaz kâğıt veya beyaz bez kapatılır. Bu yüz oynatıcının önüne gelmelidir.
Çocukların elektrik ile oynamaması için, başlangıçta masa üzerine ve bir tabak içine konulacak mum, aydınlatma için uygundur. Oda ne kadar karanlık olursa, perdedeki renkli tasvirler o kadar güzel görünecektir.
Küçük, oyuncak bir tef kullanılabilir.
Karagöz'ün özel düdüğü olan "nâreke" ise, bir karış uzunluğundaki kamış parçasından veya onun yerine geçecek bir malzemeden yapılabilir. İçine parmak girebilmelidir. Bir ucuna "naylon kâğıt" (satıcıların yiyecek sardıkları) kapatılır ve çıkmaması için etrafına ambalaj lastiği sarılarak bu kapalı ucun bir parmak yanında ve kalem çapında delik açılır.
Nârekemiz hazırdır ama bunu herkes çalamaz. Kapalı ucundaki zarın gerginliği iyi ayarlanmalıdır. Üflenirse ses vermez ve konuşurken delik ağıza dayanırsa nasıl çalınacağı kolayca anlaşılır.
Tef ve nâreke, Karagöz gösterilerinde ayrı veya beraber, hem çalgı olarak, hemde insanların konuşmaları dışındaki ses ve konuşma taklitleri ile gürültülerde kullanılmaktadır.
Nârekenin zar ayarı, naylon kâğıt gerildikten sonra çalma çalışması ile yapılır. Gerili iken ses vermeyen zar ayarı, parmak ucu ile yavaş yavaş bastırılıp-gevşetilerek yapılır.
Karagöz ile Hacivat'ın yürürken ve dururken çenginin oynarken ayakları havada olmamalıdır.
Her gösteriden sonra Karagöz, şakadan kavga ettikleri ve ağzından yakışıksız sözler kaçtığı içinde seyircilerden özer dilemeyi unutmamalıdır.
BİR MUKAVVA KUTUDAN YAPILACAK MASA ÜSTÜ KARAGÖZ PERDESİ
İşte böylece iki yandaki kapakları açılan bir mukavva kutunun bir yüzüne beyaz bez veya beyaz kağıt kapatılır ve gerdirilerek yapıştırılır. İstenirse, üste açılan kaplar da kesilmez.
Beyaz perdenin daha güzel görünmesi için, seyirci tarafındaki kapaklar siyaha boyanabilir.
Uygun büyüklükteki bir tahta kutu da, iki yüzü açılarak benzer şekilde kullanılabilir.
Yine tahtalarda da böyle basit bir masa üstü sahnesi hazırlanabilir.
Perde yüksekliği, tasvir boyunun en az yarısı kadar fazla olmalıdır.
Tasvirler, perdenin dışından oynatılacaktır. Yani, kutunun içine girmeyecektir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Çocuklar için - Çocuk Dünyası Eğitim - Oyun - Eğlence - Çocukça Çocuk Sitesi