Çocuk Bilmeceleri
Yeni geldim tatilden, doyamadım tadından. Ferahlattı girince, ıslattı kuruyunca
Zıp zıp zıplıyor, yuvarlanınca da durmuyor.
Karşıdan baktım al, ağzıma aldım bal.
Alçacık adamcık, başında tabakçık.
Hayvanların yuvası, ağaç doludur orası.
Sarıdır sallanır, dalında turunculaşır.
Ben bilmem o bilir, kırmaz beni öğretir.
Gökte gördüm yedi köprü, rengi var yedi türlü.
Alçacık dalı, yemesi ballı.
İçi kütük, dışı kayık
Elsiz, ayaksız; kuyu kazar bacaksız.
Ne kanı var ne canı, beş tanedir parmağı.
Evim kırılgan, kırarsan yapamazsın aman!
Geceleri gökyüzünde sarı tas.
Pişmeden yumuşak, pişince çıtır çıtır.
Ağzıyla odun yutar, bacasında duman tüter.
İki kapaklı, çok yapraklı. İçinde sayısız bilgi saklı.
İçince iyi gelir, fazlası zarar verir.
Küçücük bakkal dünyayı yutar.
Çınçınlı hamam, kubbesi tamam, bir gelin aldım, babası İmam
Çizip gerçekleştirirler, boyayıp zenginleştirirler.
Aldır abası, yeşildir cübbesi
Kulağını büktükçe ağzı sulanır.
Küçük küçük dişleri var. Ne de büyük işleri var.
Sıcağa koyma kurur.
Beyaz sarayda sarı padişah
Yer altında sakallı kök
Kolu var bacağı yok, dikdörtgeni var karesi yok
Arabadan atladı, pantolonu patladı.
Bir burnu var sivri, bin gözü var işli.
Teptim tekerlendi, öptüm şekerlendi, bal ile badem, bir güzel adem.
Ak kutu kapağı, içi dolu yapağı. Yapağı değil ipek. Bunu bilmeyene gelsin kötek.
Yemeğin başı, hastanın aşı.
Bir halım var! Yazın erir, kışın serilir.
Yer altında sakallı dede
Masmavi battaniyesi göz alabildiğince, girersin içine serince…
Gökte durur paslanmaz suya düşer ıslanmaz
Harfler dizilmiş yan yana, haydi bana baksana. Sayfalarım var benim, gelip beni okusana.
Çuf çuflar tren gibi, sıcaktır suyu güneş gibi. İçindeki içilir, lezzeti çok iyi.
Renklidir tüm aile, kokar mis gibi sülale.
Üç şapkası var, bir de direği.
Sarıdır sallanır, dalında ballanır.
Bize ışık verir, biraz sonra erir.
Mikropları öldürür, hastaları güldürür.
Akşam baktım çok idi, sabah kalktım yok idi.
Küçük kare kutu, içinde insan dolu.
Çıt çıt çalışır, kurulunca bağırır.
Ayakları su içer, herkes üstünden geçer.
Gez gez bıkmaz, iz bırakır akıllanmaz.
Elden ele ulaşır, bütün dünyayı dolaşır.
Arabadan atladı pantolonu patladı
Yuvarlaktır düz değil, mavi-yeşil mor değil.
Nar tanesi, nur tanesi, dünyanın bir tanesi
Kapıyı açar, kapamadan kaçar.
Yeşil tanedir, kendisi ekşidir, onu yiyen suratını ekşitir.
Bağcığı var bağlayamaz, tabanı var kendi yürüyemez.
Bir küçücük kutudur, bütün dünya yurdudur
Ne canı var ne kanı, beş tanedir parmağı
Mikropları öldürür hastaları güldürür
El eker, dil biçer
Aşağı iner tıkır tıkır, yukarı çıkar şıpır şıpır
Yol üstünde durur, gelene geçene buyurur
Uzun uzun yollardan, bir acayip kuş gelir, Ne güzel dili var, ne söylese hoş gelir.
Uzun uzun uzarlar, boynuzunda buzağılar.
Kıvrım kıvrım kıvrılır çizgisi, ayırır kara ile denizi.
Çıtır çıtır yenir, bunun adı nedir?
Yeşil tahtın üstünde var bir peri, uzattım elimi battı dikeni.
Kocaman değil, büyük hiç değil.
İşte şurada tepede, hemen doldur sepete, en güzeli yetişir, Eyüp’teki tepede.
Uzun yoldan gelmişler, evimizde horon tepmişler.
Masmavi bir atlas, boyun yetmez, makas bile kesemez, terzi hiç biçemez.
Suyu tuzlu içilmez, vapursuz hiç geçilmez, rüzgar çok eserse, dalgaları eksilmez.
Annenin kardeşinin oğlu senin neyin olur?
Pembedir elbisesi, renklidir deseni. Onu sorarsan topraktadır meskeni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Çocuklar için - Çocuk Dünyası Eğitim - Oyun - Eğlence - Çocukça Çocuk Sitesi